Marlboro Nasıl Marka Oldu?
Selamlar arkadaşlar, bugün sizinle en çarpıcı markalaşma hikâyelerinden birini paylaşmak istiyorum. Sigara denildiğinde akla gelen ilk markalardan birisi olan ve yıllardır ayakta duran Marlboro iflasın eşiğinden nasıl döndü ve bu süreci nasıl ilerletti gelin daha yakından inceleyelim.
Dünya genelinde sigara içenlerin sayısı yapılan araştırmalar sonucunda 1,1 milyara yükseldi. Sigaranın ne kadar zararlı olduğunu gayet iyi bilsek de içmeye devam ediyoruz ki bu sayı her geçen gün artıyor. Sigaradan dolayı hayatını kaybeden kişilerin sayısı da oldukça korkutucu! Uluslararası Tıp Dergisi Lancet’in raporuna göre sigaradan dolayı hayatını kaybeden kişi sayısı 7,7 milyonken erkeklere bakıldığında her 5 erkekten biri sigaradan kaynaklı hayatını kaybediyor. Rakamlar bu kadar korkunçken kamu spotumuzu da söylemeden geçmeyelim. Sigara öldürür!
Rakamlar ürkütücü sonuçlar ağır, fiyatlarda gitgide yükseliyor ama sigara fabrikaları da satış yapmaya devam ediyor. Peki, batmaktan son anda Marlboro’yu ne ve kim kurtardı? Gerilla pazarlama tekniğini kullanarak Marlboro’nun markalaşmasını sağlayan Philip Morris oldukça akıllı şekilde son anda kocaman bir tütün fabrikasını kurtardı.
Efsane Strateji İşe Yaradı!
Belki bir efsane belki de gerçekten doğrusu mu bilinmez ama söylenenlere göre Philip Morris, Marlboro firması ilk kurulduğunda işler iyi gitmediğinde ve iflas bayrağı çekilmesine bir hafta kala gerilla pazarlama sayesinde fabrikayı batmaktan kurtarmış. “Satışları bir ayda üç katına çıkarırım ama şirketin de %50 hissesini isterim” demiş. Oldukça iddialı olan Morris başarısız olduğu takdirde ömür boyu bedavaya tütün saracağının garantisini de vermiş.
Verecekler alacaklardan çok daha fazla olunca ve iş içinden çıkılmaz bir hal aldığı için Marlboro iflas bayrağını çekmeye yakınken kaybedecekleri bir şey olmayacağı düşüncesiyle Morris tarafından gelen bu iddialı teklifi kabul etmişlerdir. Bu teklif kabul edilmeseydi Marlboro şuanda hayatımızda olan bir firma olmayacak ve dünya devleri arasında yer alamayacaktı.
Morris abimiz teklifi kabul edildikten hemen sonra pıtır pıtır boş paketlerin tutulduğu depoya gidiyor ve boş sigara paketlerinin üzerinde tepiniyor. Hiç kullanılmamış paketleri yıpranmış bir hale getiren Philip Morris sonrasında bu paketlerin hepsini teker teker toplayarak kutuya koyuyor ve şehirde yaşayan herkesin uyumasını bekliyor.
Tarafına kullanılması için verilen uçakla Kuzey Amerika’nın üzerinde turlayarak boş paketleri aşağıya atıyor. Bu olay gece saatlerinde yapıldığı için sabah uyanan kişiler anlam veremiyor haliyle ve paketlerin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlar. Paketler kullanılmış gibi görüldüğünden olsa gerek ortaya atılan fikir, Marlboro’nun çok iyi bir sigara olduğu ve herkes tarafından tüketildiği yönünde oluyor.
Zamanla herkes Marlboro görmeye alıştığı ve herkes tarafından tüketildiği kanısında olunduğu için sigara alacak kişilerde Marlboro tercih etmeye başlıyor. Böylelikle strateji tutuyor ve satışlar değil üç tam beş katına çıkıyor. Ben olayın en ilginç kısmınınsa Morris abimizin Türk topraklarından çıktığı yönündeki rivayet olduğunu düşünüyorum.
Türk’ün Gücü Dünyaya Damga Vurdu!
Şuanda Forbes tarafından yapılan araştırma sonucunda net değeri 176 milyar dolardan daha fazla olan Marlboro’yu iflasın eşiğinden kurtaran Philip Morris’in 19. Yy’da Osmanlı topraklarında doğduğu söyleniyor. Hatta Manisalı hayırsever işadamı Musa Eskanazi olarak da biliniyor. Yahudi asıllı Türk olan Morris küçük yaşlardan itibaren mezarlıklarda ve tütün fabrikalarında çalışmış. O dönemlerde oldukça ağır bir hastalık geçiren Morris yıllar sonra yeniden Manisa’ya döndü.
Manisa’ya yeniden dönmesindeki nedense hastalık sürecinde kendisini iyileştiren ve oldukça ilgilenen doktoruydu. Doktor Şinasi nereden bilecekti ki bir zamanlar hastası olan küçücük bir çocuğun dünyanın en zenginleri arasında yer alacağını ve kendi ismini sonsuza kadar yaşatacağını! Morris Şinasi zamanında, Manisa’da hastane yapılması için 400bin TL vermiş ve bunun içinde tek şartı hastanenin ismi içerisinde Şinasi ismi geçmesiymiş.
Gör de inanma tarzındaki bu olay ve hayat hikâyesiyle birlikte gerilla pazarlamanın markalaşmada ne denli önemli olduğunu görmüş olduk. Umarım bu yazı ve hayat hikâyesi size de etkileyici gelmiştir. Kendinize çok iyi bakın, görüşmek üzere!